700’ü aşkın TV için büyük tehlike! Gençler taviz vermiyor

Kanal7 Medya Kümesi İdare Danışmanı Muzaffer Şafak, “Major televizyon kanallarının yayıncılığa tesirleri ve geleceği?” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yazısında teknolojideki değişim suratında olduğu üzere TV izleyenlerde de kültürel ve toplumsal bedeller de değişim geçirmeye başladığına dikkat çeken Şafak, bu durumun klasik medya için kaygı verici bir hal aldığını lisana getirdi. Şafak, “Major Televizyon kuruluşlarının klasik yayıncılıkla yapabileceği maalesef çok şey kalmadı. Yeni jenerasyonların bu mevzuda taviz vermediğini görüyoruz. Onlar, ‘biz ekran karşısında oturup sizin hazırladıklarınızı izleriz’ fikrini ve davranış modelini artık çok geride bıraktılar” dedi.

İşte Muzaffer Şafak’ın o yazısı:

Yeni Dünya tertibinde her şey de olduğu üzere, bedeller, yargılar, alışkanlıklar ve başka pek çok şeydeki kural ve formüller ‘karar vericiler’ tarafından tekrar değerlendirilmeye başladı.

İlk bakışta alışkanlıklar, sistemler ve tüm pahaların değiştirilmesi gelenekler de dahil olmak üzere elbette epey sıkıntı. Lakin değişim ise gerekli ve gerekli hale geldi. Bunu hızlandıran ve gerekli hale getiren ise teknolojinin suratı ve her geçen gün artan tesiri oluyor. 

Görünen ve izlenen gelişmeler bunu doğruluyor. Toplumsal medyanın, internet erişimi ve kullanımının artması, erişimin kolaylaşması ve ekonomik hale gelmesi klasik medyanın bir müddet daha sıralamadaki yerini pek değiştirmese de yakın gelecekte halihazırdaki yayın siyasetlerini tekrar düzenlemek zorunda kalacaklardır.

Teknolojideki değişim suratında olduğu üzere TV izleyenlerde de kültürel ve toplumsal bedeller de değişim geçirmeye başladı, bunun yansımalarını yeni ve genç jenerasyonlarda görebiliyoruz artık.

Peki, bu âlâ mi? Elbette baktığımız yere nazaran farklılık gösteriyor. Değişim, ferdî ve toplumsal bedellere, adalet, paylaşım ve ahlak üzere olmazsa olmaz kıymetlerimiz ziyan görmeyecekse, onları geliştirecekse ve yarar sağlayacaksa büyük çoğunluk karşı çıkmayacaktır.

Evet, teknolojiden biraz ayrıldık lakin bu kıymetlerin oluşması gelişmesi ya da berbatlaşmasını etkileyen dolaylı olarak teknoloji ve onun sağladığı mecralar olduğunu söyleyebiliriz. Bunda en büyük hissesi şüphesiz ‘’Görüntülü Medya’’ oluşturuyor.

Görüntülü medyanın lokomotifi olan yaklaşık 6 ya da en çok 8 adet majör TV kanalını sayabiliriz. Başka tüm platformlarda yayın yapan 400 civarındaki Televizyon kanalları ise bu sıralamanın maalesef dışında kalmaktadır. Tıpkı durum nitelik ve nicelik olarak Türkiye’de yayın yapan yaklaşık 700 adet ulusal ,bölgesel ve mahallî Radyo kanalları için de emsal..

Modern TV yayıncılığında kabul gören ve talep edilen çağdaş pahalar; Kalite, Yarar ve Paylaşım olarak ortaya çıkmaktadır.  Birinci ikisi tartışılır olsa da üçüncüsü şimdi gerçekleşememiştir.  

Bu nakıs durum üç ayaklı masayı daha fazla ayakta tutamayacağı söylenebilir. Bu paydaşlara izleyiciyi dahil etmeden yayınları sürdürmek mümkün olmayacaktır.

Halihazırdaki fotoğraf ve datalar,  internetin toplumun tüm katmanları tarafından ağır formda kullanılmasının getirdiği alışkanlıklar ve imkanlar toplumsal medyanın klasik medyanın önüne geçmesine şimdilik imkan vermese de yakın gelecekte aksisi durum kaçınılmaz olacaktır.

Bunun işaretlerini, toplumda yaygınlaşan akıllı aygıtların ölçüsü ve kullanım oranlarının çok yüksek olduğunu gösterebiliriz. Bireyler bu aygıtlar olmadan konuttan çıkmamakta, onların ekranına bakmadan vakit geçirmek istememektedir. Daima bağlı kalmak, daima denetim etmek evet biraz çılgınlık üzere gözükse de son durum bu.

Klasik TV kanallarına olan ‘’ Düşkünlük’’ birtakım ağdalı programlar!  Dışında git gide azalıyor. Bu tıp programlar genç jenerasyonların ilgisini pek çekmiyor. Onlar, kısa, özet, yalın ve yarar tesiri yaratan ya da sağlayan programları tercih etmeye başladı.

Bireysellik nasıl ki vazgeçilmez bir hal aldıysa onun getirdiği faydacılık ve her türlü Hedonizm her geçen gün tesirini arttırıyor.

İzleyici açısından reklam gelir paylaşımının gerçekleşmemesi faydacılık olgusunu anlamsızlaştırıyor. Bunu sonucunda kendisini müşteri olarak gören izleyici tercihini internet üzerinden iletilen kısmen interaktif yayınlardan yana kullanmaya başladı bile.

İzleyicinin takip etmeye çalıştığı programlara kısaca bakarsak hatta eleştirirsek genç jenerasyonların neden ekranlardan uzaklaşmaya başladığını anlayabiliriz.

İzleyici ve Dinleyicilerin görece eğitiminin yükselmesi ve yabancı lisan tahsilim artmasıyla birlikte benzeri yurt dışı program örneklerini izlemeye başlamasıyla kalite farkını kolaylıkla görmektedir. 

Bu ve benzerlerinin başında haber programları olduğu görülecektir. Bu tiplerin neredeyse her kanalda yayınlandığı, basmakalıp ve daima tekrara düşen ve misal usullere sahip olduğu görülmektedir.

Genç nesil izleyicilerle birlikte büyük bir izleyici kitlesinin Digital medyayı yakından takip ettiğini doğrulayan  öbür bir somut faktör ise, Türkiye’de üretilen toplam reklam büyüklüğünün her geçen gün klasik Televizyon yayınlarından, Digital Medya kesimi lehine logaritmik artışı bölüm araştırma raporlarında yer almaktadır.. Bu durum klasik medya için tasa verici hal almaya başlamıştır.

Bu süreci yavaşlatmak ismine RTÜK yahut üniversitelerin ilgili kısımlarında yayın içerik kalitesini arttırmak, interaktif yayıncılığı teşvik etmek (HBBTV, İPTV ve misal teknikler) için yayın kuruluşlarına tavsiyede bulunması yararlı olabilir.

Bu bahiste regülasyon kurumu olan RTÜK’ün gerekli teşebbüsleri sağlaması, Radyo ve Televizyon yayıncılığı geleceği ve yayınların içerik ve sunum kalitesinin yükseltilmesi için yayıcılarla birlikte tahlillerin konuşulacağı izleyici ve dinleyicilerinde katılabileceği interaktif Panel ve Sempozyumların düzenlemesi Medya bölümü, İzleyici ve Dinleyiciler ile başka dal paydaşlarına yarar sağlayabilir.

Major Televizyon kuruluşlarının klasik yayıncılıkla yapabileceği maalesef çok şey kalmadı. Yeni nesillerin bu mevzuda taviz vermediğini görüyoruz. Onlar, ‘biz ekran karşısında oturup sizin hazırladıklarınızı izleriz’ kanısını ve davranış modelini artık çok geride bıraktılar. Onlar, kümelerini hatta yayın ağlarını ve kendi dünyalarını internette oluşturmaya başladı.

Genç nesiller nicelik, birliktelik ve yönelimleri elbette toplum bilimcilerinin, siyasetçilerin ve siyasetçilerinde ilgisin çekmeye, bu kümeleri kazanmak ve etkilemek için türlü sistem ve telaffuzlar geliştirmeye başladı.

Yayıncılar da bu farklılaşma ve gelişmelere paralel olarak benzeri ya da farklı inovatif dinamo tesiri yaratacak metotları vakit geçirmeden yayınlarında yer vermeye başlamalıdır.

Geleneksel yayıncılar elbette bunu görüyor lakin interaktif olmayan yayınları nedeniyle onlarda bu gelişmeleri çaresiz izlemek zorunda kalıyor. Bu sarmaldan tek çıkış yolunun yayın kuruluşlarının izleyici taleplerini dikkate alarak ve Gelir Paylaşımını önceleyerek bunu gerçekleştirebilir.

Bu pahalara ek olarak Televizyon ve Radyo kuruluşları ister tanınan ister mütevazı ölçekte olurlarsa olsun izleyiciyi önemsemek, talep ve isteklerine kulak vermek, kaliteli programları üreterek gereğini yapacaklarını umuyoruz.  

Sosyal medyanın, değerinin arttığı ve kimi programlarda etkin izleyici sayısının yüz binlere hatta milyonlara ulaşması klasik yayınlara olan ilginin, gerekli emsal kaideler oluştuğunda azalabileceğini göstermektedir.

Bu yönelimi hızlandıran öbür bir faktör ise, klasik yayıncılıkta yapılamayan etkileşimli program ve yayınların iletiminin mümkün olmaması nedeniyle internet üzerinden iletilen benzeri programların izleyicilerin interaktif olarak katılmasıyla ilgiyi daha çok çekmektedir.

Teknoloji, genç nesillere coğrafik sonların ötesine geçme imkânını sağlamasıyla, izleyiciler interaktif yurtdışı yayınları türlü tekniklerle engellenemez formda artık takip edebiliyorlar.

Her geçen gün seçenekleri ve teknolojik imkanları artan genç nesil izleyicilerinin, klasik yayıcılıktan uzaklaştığını, Toplumsal ve Digital Medyanın denetim edilmesinin güç olduğu mecralarda kaybolmaları alınacak akılcı önlemlerle önüne geçebiliriz.

Kısaca, izleyicilerin haklı talepleri karşılanmadığında, genç nesillerin internet üzerinden iletilen ve taleplerini karşılayan öteki yayın mecralarına  ‘’ Göç etmesinin ’’  daha da artacağını göreceğiz.