Nöbetçi Eczaneler
Antalya Ticaret Borsası (ATB), tarım kurulu ve üniversitelerin iş birliğiyle memleketler arası iştirakle düzenlenecek keçiboynuzu çalıştayında, bilhassa Akdeniz bölgesinde son yıllarda birbiri gerisine yaşanan orman yangınlarında geniş alanların ziyan görmesi nedeniyle keçiboynuzu ağacının yangına dayanıklılığı ele alınacak.
AÜ Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Kısım Lideri Prof. Dr. Hamide Gübbük, ormanlarda hudut çizgileri olarak keçiboynuzu ağacının dikilmesinin, yangının geniş alanlarda tesirli olmasının önüne geçebileceğini söyledi.
Prof. Dr. Gübbük, 2 yıl evvel yanan Manavgat Taşağıl ormanında bir çalışma yürüttüklerini, keçiboynuzu ağacını set bitkisi olarak kullandıklarını belirterek, “Yangının bir yerden, öbür bir yere ulaşmasını önlüyor. Çamla birlikte ortalarına bu ağaçları dikmemiz avantajlı olur. Yangın anında vakitle yarışıyoruz. Set bitkisi olarak bu ağaçtan faydalanacağız” dedi. Keçiboynuzu ağacına hem ormancılar hem çiftçiler ilgi göstermesine karşın yeteri kadar bedel görmediğini belirten Prof. Dr. Gübbük, “Zaman vakit üvey evlat muamelesi gördüğünü düşünüyorum. Bu cins, kuraklığa sağlam. Su sorunu olan yerlerde alternatif eser ve sanayi ile entegre bir eser olması önemli” diye konuştu.
’25 BİN TON ÜRETİYORUZ’
Prof. Dr. Gübbük, Türkiye’nin keçiboynuzu ağacında genetik olarak çok varlıklı olduğunu da söyledi. Keçiboynuzunun endüstriden tıbba, petrokimyadan kağıt endüstrisine çok geniş alanda kullanım imkanı olduğunu tabir eden Prof. Dr. Gübbük, ağustos ayında çiçeklenen bir bitki olması nedeniyle arıcılık faaliyetleri için de kıymetli bedel taşıdığına dikkati çekti. Prof. Dr. Gübbük, şöyle konuştu:
“Fakir toprakların varlıklı bitkisi; keçiboynuzu. Ağacından meyvesine, tohumundan çok geniş alanda kullanımı mevcut. Asıl gelir getiren kısmı tohumu. Bizim hamallık yapmamız lazım. Yalnızca tohumu ya da meyvesini ihraç etmemeliyiz. Katma pahasını katıp, sonra ihraç etmemiz lazım. Üretim alanı her geçen gün artıyor. Yıllık 25 bin ton üretiyoruz.”
Yaşlı ağaçların kesilerek çıkan sürgünlere keçiboynuzu aşıladıklarını da belirten Prof. Dr. Gübbük, bu biçimde kısa müddette verimsiz alanların tabiata kazandırıldığını kaydetti.
‘ORMAN YANGINLARINA İLAÇ OLACAK BİR ÜRÜN’
Çalıştayın ana düzenleyicisi ATB Lideri Ali Çandır da daha evvelce muz ve avokadoyu ele aldıklarını, keçiboynuzunun her tarafıyla ele alınacağı çalıştayda bilhassa orman yangınlarıyla bir defa daha gündeme geldiğini söyledi. Çandır, “Orman yangınlarına ilaç olabilecek bir eser. Yangının geniş alanlara sıçramaması için bu ağaçların dikildiği yerler set oluyor. Çok hoş de peyzaj bitkisi. Dünyada 400 bin dekar alanda üretimi var. Biz yüzde 18’ini üretiyoruz. 140 bin tonluk üretim var. 17 bin dekar alanda 25 bin ton keçiboynuzu ürettik” diye konuştu. Çandır, geçen yıla nazaran üretimin yüzde 58 oranında artış gösterdiğini, bunun da orman vasfını yitiren yerlerin kiraya verilerek, keçiboynuzu üretilmesinden kaynaklandığını söyledi. Antalya Vilayet Tarım ve Orman Müdürü Gökhan Karaca ise keçiboynuzunun Akdeniz bölgesinde yetiştiğini, Fas’tan sonra dünyada ikinci sırada üreten ülkenin Türkiye olduğunu belirtti. Kıraç ve kayalık öteki bitkilerin üretilemediği alanlarda üretim yapılması nedeniyle pahalı olduğunu anlatan Karaca, “Keçiboynuzu uzun yıllardır ormanlık alanlarda üretiliyordu. Manavgat orman yangınında geniş alan ziyan gördü. Bu alanlarda da keçiboynuzu fidanlarını fiyatsız dağıtarak, tekrardan yetiştirilmesini sağladık” dedi.