Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Sosyal yaralara din merhemi

Deprem, sosyolojik kırılmalara da yol açan bir fenomen. Prof. Ejder Okumuş, “Bu tür olayları mutlak bir ilâhî ceza olarak tanımlamak doğru değil. Suçlamak, hele hele başkalarını suçlamak da doğru değil. Önemli olan, onunla birlikte yaşama stratejileri geliştirmektir” dedi.

Deprem, sosyolojik kırılmalara da

Hocam öncelikle geçtiğimiz günlerde büyük bir afet yaşadık biliyorsunuz. Dinin doğal âfetler karşısında insanlara metanet, ortak çözüm arayışı ve çabaya yönelten boyutları nelerdir?

Öncelikle depremde vefat edenlere Allah’tan rahmet diliyorum. Bütün milletimizin başı sağ olsun. Allah sabır versin. yaralılara acil şifa diliyorum. Hepimize geçmiş olsun. Bu büyük bir afet.

Dinin, özellikle vahiy dinlerinin deprem gibi felaketlerde genel olarak eşyayı, varlığı, olayları anlamlandırma, bir bütünlük içinde izah etme, insanları bütünleştirme, doğal afetlerle diğer zor ve insana zarar verici olaylar karşısında insanlara sabretme, metin olma, anlamlandırma, hayata tutunma gücü, kenetlendirme ve dayanışmaya sevk etme boyutları, işlevleri vardır. Bununla ilgili geçmişte ve günümüzde sayısız örnek vardır.

MANEVİYATA YÖNELME ARTIYOR

Geçmiş depremlerden sonra insanların dinle ilişkilerinde ne tür değişimler oluyor? Bununla ilgili çalışmalardan ne tür sonuçlar çıkmış?

Deprem gibi zor ve yakıcı afetler, yapılan araştırmalara göre insanların daha çok dine ve maneviyata yönelmelerine yol açmıştır. Dinin ve dini inancın birinci soruda söylediğim boyut ve işlevlerinden dolayı ve insanın tutunma, bağlanma özelliğine karşılık verme yönünden ötürü depremde de Yaratıcı’ya, Allah’a yönelme yönünde eğilimi daha çok oluyor. Çünkü din insanların afetler karşısında hayatlarını sürdürme azmini arttırıyor, dayanma gücüyle zorluk ve afetlerle, kötülük gibi gelen durumlarla baş etmelerini sağlıyor.

sosyal yaralara din merhemi 0 pTuNmglj

İLAHİ CEZA OLARAK TANIMLANMAMALI

Her doğal afetten sonra söylenegelen “Tabii afetler, Yaratıcı’nın bir cezası veya uyarısı olarak tecelli ediyor” söylemi neden gündeme gelir? Ve bu söylem insan psikolojisinde olumlu veya olumsuz ne tür duygulara sebep olur?

Bazı insanlar olanlardan, özellikle böyle büyük felaketlerden dolayı suçluluk psikolojisine kapılarak kendilerini veya başkalarını suçlama yoluna gidebilmektedir. Bu bütün din mensuplarından bazılarının kültürlerin de etkisiyle olan bir şey. Fakat din adına da başka bir şey adına da bu tür olayları mutlak bir ilahi ceza olarak tanımlamak doğru değil. Fakat insanların olanlardan ders çıkarması, daha iyi, doğru ve güzel ahlaklı bir şekilde yaşamaya yönelmeye vesile kılacak yorumlamalar yapması makuldür, olması gerekendir de. Aslına bakarsanız, insan her şeyi böyle değerlendirmelidir, doğrusu budur. Lakin suçlamak, hele gele başkalarını suçlamak doğru değildir.

KOLAYLIK VE ZORLUKLAR İÇ İÇEDİR

Tabii bir afet anında bizim hem kendimiz için hem toplumsal olarak çıkaracağımız dersler neler olmalıdır?

Hayatın kendisi karmaşık, çeşitli, gitgellerle doludur. Hayat düz bir çizgi halinde ilerleyerek var olmaz. Hayatın içinde zorluklarla kolaylıklar iç içedir, ölüm, kalım, sevinç, hüzün, acı tatlı birlikte vardır, tabiat hayatın en ciddi ve önemli parçasıdır. Deprem ve diğer tabi olaylar hayatın, varlığın bir gereğidir diye düşünmek gerek. Önemli olan biz insanların onlarla birlikte yaşama stratejileri geliştirmesi, tabiatla barış içinde olmasıdır. Bunun için de sağlam ve uygun yapılar geliştirmeli, inşa etmeliyiz. Ayrıca birbirimizle daha çok kenetlenmeliyiz, dayanışmalıyız.