Nöbetçi Eczaneler
TBMM Lideri Numan Kurtulmuş, Sheraton Otel’de düzenlenen “Türkiye-Türk Dünyası Yüzyılı: Siyasi, Ekonomik Bağlantılarda Yeni Rol Modeli Türkiye-Azerbaycan Ortak Konferansı”nda yaptığı konuşmada, konferansın, çağdaş Azerbaycan’ın kurucusu, büyük fikirleri, mefkureleri olan, büyük devlet adamı Haydar Aliyev’in 100’üncü doğum yıl dönümü ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100’üncü yıl dönümünde gerçekleştirildiğini belirtti.
Azerbaycan’ın çok daha güçlü bir ülke olarak yoluna devam edeceğini lisana getiren Kurtulmuş, “Haydar Aliyev, yalnızca Azerbaycan’a değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ve milletimize, hatta Türkiye ve Azerbaycan’ı aşan bir biçimde bütün Türk dünyasına bir miras bıraktı. ‘Tek millet, iki devlet.’ Son yıllarda bu mirasın sahiplenilmesini görmekten ötürü büyük bir memnuniyet duyuyoruz.” şeklinde konuştu.
İki ülke ortasındaki yakınlaşma talebinin eş vakitli gerçekleştiğine işaret eden Kurtulmuş, bunun olağanüstü kıymetli, pahalı ve başlı başına büyük bir imkan olduğunu vurguladı. Numan Kurtulmuş, “Hem Sayın Cumhurbaşkanı’mız Recep Tayyip Erdoğan’ın hem de Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’in feraseti sayesinde Türkiye ve Azerbaycan ortak bir işbirliğini artık gerçekten ‘tek millet, iki devlet’ anlayışı çerçevesinde gerçekleştirmiştir.” tabirini kullandı.
Karabağ’ın nasıl işgalden kurtulduğunun herkes tarafından bilindiğini belirten Kurtulmuş, “Allah’a çok şükür Karabağ bugün azat oldu, inşallah önümüzdeki süreçte de abat olacaktır.” dedi.
TBMM Lideri Kurtulmuş, sonraki süreçte bölgede siyasi istikrarın sağlanması için ortaya koyulan iradenin de olağanüstü değerli olduğunu söyleyerek, “Dünyanın en değerli jeostratejik geçiş bölgesinde Türkiye ve Azerbaycan’ın ortak çalışmalarıyla ümit ediyorum ki bir istikrar, bir istikrar ortaya çıkacak ve dünya barışına çok önemli katkıda bulunulacaktır.” değerlendirmesini yaptı.
– “ASYA’NIN EN DOĞUSUNDAN AVRUPA’YA KELAM SAHİBİ OLACAK NOKTAYA GELDİK”
Türk Devletleri Teşkilatı’nın kurulmasının değerine işaret eden Kurtulmuş, şöyle konuştu:
“Ülkelerimizin ortak gayeler istikametinde yürüyebilmesi için önemli bir iradenin var olduğunu görüyoruz. Bundan da büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Asya’nın en doğusundan Avrupa’ya kadar uzanan bu koridorda kelam sahibi, tesir sahibi ve karar sahibi olabilecek bir noktaya gelmiş bulunuyoruz. Oburlarının ekseninde, bizim için çizilen ve müsaade edilen alanlarda hareket etmek yerine, doğunun ve batının eksenine mahkum olmak yerine kendi özgün eksenimizi kurarak, dünyada Allah’ın müsaadesiyle kelam sahibi, güç sahibi, karar sahibi olacak bir siyasi, fikri, ekonomik güç merkezi ortaya çıkacaktır. Bu merkezin ortaya çıkması ve giderek güçlenmesi, inanın ki her tarafı bir çatışma bölgesi haline gelmiş bu dünyanın selameti bakımından gereklidir.”
– “TÜRKIYE YÜZYILI YALNIZCA SİYASİ BİR RETORİK DEĞİL”
Türkiye’nin, içinde bulunduğu coğrafyada değerli bir stratejik imkana sahip olduğunu belirten Kurtulmuş, şunları kaydetti:
– “UFKUMUZU GÖRDÜĞÜNÜZ YAKIN ETRAFINIZLA KISITLAYAMAYIZ.”
Türkiye’nin önüne her vakit yeni maksatlar koyacağını tabir eden Kurtulmuş, “Türkiye Yüzyılı’nın güçlü bir biçimde gerçekleşmesi amacımızdır, hayalimizdir, davamızdır.” dedi.
Numan Kurtulmuş, Türkiye Yüzılı perspektifinin, Türkiye’yi yalnızca 85 milyonluk vatandaşlarından ibaret görmeyip bunun ötesinde bir gücü ortaya koyabilmek olduğunu lisana getirerek, şöyle devam etti:
“Nedir o güç? Millet varlığı dediğimiz gücümüzdür. Millet varlığımız, yakın etrafımızdan başlayan dostlarımız, soydaşlarımız olmak üzere dünyanın dört bir tarafında yüz milyonlarca Türkiye dostu olan insanı kapsamaktadır. Evvel Türk dünyası, akabinde 2 milyara yaklaşan İslam dünyası, dünyanın dört bir tarafında haksızlıklara ve zulme uğramış yeni ve adaletli bir dünya talep eden yüz milyonlarca mazlum, inanın ki gözünü Türkiye’ye çevirmiş vaziyettedir. Onun için biz yalnızca ufkumuzu gördüğünüz yakın etrafımızla kısıtlayamayız.
85 milyon yurttaşımızın huzuru, refahı, gelişmesi en kıymetli, en öncelikli görevimizdir. Lakin akabinde Türk dünyası, İslam dünyası ve bütün dünya mazlumları olarak ‘üç halka’ ile tabir edebileceğimiz bu halkaları güçlü, adaletli, hakkaniyetli bir biçimde büyüterek, güçlendirerek yolumuza devam edeceğiz. Bunun yolu dostlarımızı çoğaltmak, düşmanlıklarımızı azaltmaktan geçiyor. Bunun yolu dostlarımızla olan ilgilerimizi daha ileriye götürmek, yakın etrafımızda bulunanların hepsiyle kardeşlik hukukunu gerçekleştirmektir. Bu toplantıda arkadaşlarımız bize bir şey daha öğrettiler. Yalnızca Türkiye Yüzyılı demek yetmez, Türk Dünyası Yüzyılı’nı önümüzdeki yüzyıl olarak inşallah gerçekleştireceğiz ve bunun için daima birlikte, canla başla çalışacağız, uğraş edeceğiz.”