Nöbetçi Eczaneler
Enerjisa Üretim ile yerli ve yabancı 16 paydaşın iştirakiyle başlatılan “Güney Marmara Hidrojen Kıyısı Vadi Projesi”, Avrupa Komitesi tarafından 8 milyon avro hibe takviyesi sağlanan, toplam 36,8 milyon avro bütçeli bir Avrupa Birliği projesi.
Güney Marmara Kalkınma Ajansının koordinatör olarak yer aldığı projede, Enerjisa Üretim’in Bandırma Güç Üssü’nde yenilenebilir kaynaklarla elde edilen yeşil hidrojen üretimi ve dağıtımı yapılacak.
Projenin ortakları ortasında Sabancı Üniversitesi, Kaleseramik Çanakkale Kalebodur Seramik Sanayi AŞ, Şişecam, Eti Maden, Türk-Alman Üniversitesi, Linde Gaz AŞ, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi, Hidrojen Peroksit AŞ, Universite Mohammed Vi Polytechnique, Alma Mater Studiorum- Universita Di Bologna, Software AG (SAG), PwC Yeminli Mali Müsavirlik AŞ, TENMAK ve TÜBİTAK yer alıyor.
Türkiye’nin birinci hidrojen vadisinin yeşil hidrojeni, Enerjisa Üretim’in Bandırma Güç Üssü’nde pilot olarak üretilmeye ve tesisin jeneratör soğutmasında kullanılmaya başlandı.
Enerjisa Üretim İşletme ve Teknikten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Emre Erdoğan, yenilenebilir güç potansiyeli ve ihracat durumunda liman yapılabilecek alana sahip olması nedeniyle yeşil hidrojen üretimi için Güney Marmara’daki Bandırma Güç Üssü’nü tercih ettiklerini söyledi.
Hidrojenin yeşil olması için altyapısını büsbütün yenilenebilir elektrik gücünden alması gerektiğini anlatan Erdoğan, “Burada deniz suyunun arıtılması sonrasında elde edeceğimiz suyu ve yenilenebilir elektriği kullanarak, hidrojeni, rastgele bir emisyona sebebiyet vermeden ürettiğimiz için bu yeşil hidrojen olarak sınıflandırılıyor” dedi.
“HEDEF, YILLIK 500 TON ÜRETİM”
Pilot üretime, içinde AR-GE çalışmalarını da barındıran bir formda başladıklarını belirten Erdoğan, “Şu an 10 kilovatlık bir elektrolizörle kendi santralimizde jeneratörün soğutulması için hidrojen kullanıyoruz. Daha öncesinde endüstriyel gaz üretimi yapan şirketler tarafından doğal gazdan elde edilen hidrojeni kullanıyorduk ve bir karbon salımı kelam konusuydu. Bunu elimine etmek için kendi gereksinimimizi elektrolizörle üretmeye başladık” diye konuştu.
Erdoğan, hidrojen üretimini kendileri yaparken elektrolizör geliştirilmesi noktasında TÜBİTAK MAM (TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi) ve Aspilsan, hidrojenin kullanımı konusunda ise Eti Maden, Hidrojen Peroksit üzere paydaşlarla çalıştıklarını bildirdi.
Hedeflerinin, 2025’e gelindiğinde, yıllık ortalama 500 ton yeşil hidrojen üretimi olduğunu lisana getiren Erdoğan, ürettikleri hidrojenin birinci etapta Şişecam, Hidrojen Peroksit, Eti Maden ve Kale Kümesi’nin tesislerinde kullanılacağını, ilerleyen süreçte kendi tesislerinde de doğal gaz yerine hidrojeni yakarak elektrik üretimine geçmeyi amaçladıklarını tabir etti.
“12 BİN TON KARBON EMİSYONUNUN ÖNÜNE GEÇMEYİ PLANLIYORUZ”
Yeşil hidrojen tedariki yapmayı planladıkları paydaşlarının şu anda doğal gazdan elde edilen ve karbon salımına neden olan hidrojeni kullandıklarını; projenin en değerli katkısının bu salımın bertaraf edilmesi olacağını kaydeden Erdoğan, “Bu noktada yaklaşık olarak yıllık 12 bin ton mertebesinde bir karbon emisyonunun önüne geçmeyi planlıyoruz. Yeşil hidrojen kullanımının artmasıyla birlikte karbon emisyonlarının seramik, cam, petrokimya, gübre endüstrinde azaltılması ve emisyonsuz yeşil eserlerin ortaya çıkması konusunda dayanak vermek de en değerli maksadımız olacak” kelamlarını sarf etti.
Erdoğan, hidrojen vadisi projesinin hayata geçmesiyle bir arada üretilecek yeşil hidrojenin kimya, seramik, cam sanayi üzere bölgede şurası farklı endüstrilerde kullanılacağını, yatırımların büyümesiyle demir çelik ve petrokimya endüstrisinde ve daha sonrasında güç, ulaşım üzere kesimlerde de kullanılmasının mümkün olacağını vurguladı.
Emre Erdoğan, şöyle devam etti:
“Biz yeşil hidrojenin gelecekte güç piyasasında kıymetli bir güç taşıma aracı olacağını düşünüyoruz. Bundan ötürü da yeşil hidrojen piyasası oluşumunda, üretiminde üzerimize düşen bu öncü rolü almak istiyoruz. Projemizdeki gelişmelere bağlı olarak bilhassa hem Türkiye’de hidrojen kullanan endüstrilerin karbonsuzlaşması için yeşil hidrojen üretimini hem de bunun ihracatı için daha büyük ölçeklerde yatırımları planlamaktayız. Türkiye’deki birinci yeşil hidrojen vadisi projesiyle yeşil hidrojenin hem üretileceği hem de yakın bir coğrafyada bir vadi içerisinde farklı paydaşlar tarafından tüketileceği küçük bir ekosistem yaratmış oluyoruz. Bu tarafıyla de Türkiye’deki birincilere imza atan bir proje oluyor.”
YEŞİL METANOL, YEŞİL AMONYAK, BOR
Yeşil hidrojeni, Türkiye’nin ithal ettiği amonyak, metanol üzere eserlerde de kullanmayı hedeflediklerinden bahseden Erdoğan, bu doğrultuda fizibilite çalışmalarının sürdüğünü, ilerleyen periyotlarda “yeşil metanol” ve “yeşil amonyak” üretimiyle ilgili yatırımların gündemlerinde olacağına işaret etti.
Proje paydaşlarından biri olan Eti Maden’in bilhassa bor üzerinde çok önemli çalışmalar yaptığını aktaran Erdoğan, “Proje paydaşı olmalarındaki en kıymetli sebeplerden birisi, borun hidrojenin depolanması noktasında nasıl kullanılabileceği ve ne üzere eserler geliştirilebileceği konusunda AR-GE çalışmaları yapmak. Bunların mümkün olması durumunda hem ülkemizin muhtaçlığına hem de yakın coğrafyamızda Avrupa Birliği başta olmak üzere maksat marketlerimize ihracat üzerine farklı yatırımları değerlendirmekteyiz.” diyerek kelamlarını tamamladı.