Nöbetçi Eczaneler
Eray Güçlüer, Haber7 muhabiri Yavuz Selvi’ye geçtiğimiz hafta düzenlenen İDEF’2023 Savunma Sanayi Fuarı hakkında kıymetli açıklamalarda bulundu. Güçlüer, Türkiye’nin savunmasının evvelden NATO’ya bağımlı olduğunu söylerken, şu anda Türkiye’nin her türlü silahı ürettiğini tabir etti.
“ANA MUHAREBE SİSTEMLERİMİZİ ÜRETİYORUZ”
Haber7 Güvenlik Analisti Dr. Eray Güçlüer şunları söyledi:
İDEF, Türkiye’deki savunma endüstrinin gelişimini dünyaya gösteren çok değerli bir aktivite. Biz gücümüzün ne olduğunu dünyaya gösterme fırsatı bulduk. Özeteyecek olursak, bunun tesirlerinin dış siyasete nasıl yansıdığını açıklamak gerekir. Birincisi, daha düne kadar ana muharebe sistemlerimiz yoktu. Yapılan askeri planlarda NATO’nun büze takviye vermesi suretiyle ülkemizin korunması öngörülürdü. Geçmişte ne tankımız ne topumuz vardı. Pekala artık ne var? Bir ülkenin savunması için o ülkede olması gereken temelde eserler dahi yoktu. Nedir bunlar? Havada uçak, taarruz helikopteri. Karada, tank, top ve zırhlı işçi taşıyıcısı. Denizde de denizaltı ve savaş gemisi. Bunlar ana muhabere sistemleridir. Bunlar olmazsa o ülkenin savunma yapma yeteneğinden bahsedemeyiz. Savaşı siz oburlarının yardımına ve takviyesine bağlı olarak sürdüremezsiniz. 1964 Johnson Krizi, 1974 Kıbrıs Harekatı sonrası konulan ambargolar ile belimiz büküldü. Hem ekonomik hem siyasi ambargolar ile ABD bizi neredeyse diz çöktürme pozisyonuna getirdi. Bunlardan çok büyük ders alınmış ve şuan gördüğümüz görünüm, inanılmaz gurur verici bir görüntü. Biz ana muhabere sistemlerimizi yapmışız. Kaan savaş uçağını yaptık, motor geliştirme çalışmaları sürüyor. 2028 yılında o da teslim edilecek. Taarruz helikopterlerini esasen üretiyoruz. Tankımızı ürettik. Tank motorumuzu BMC 1500 beygir olacak halde üretmiş vaziyette. Altay tankının seri üretimi başlamış durumda. Zırhlı muharebe araçlarını, fırtına obüslerini ve zırhlı işçi taşıyıcılarını esasen üretiyoruz.
“ARAÇLARIN BİRDEN FAZLA AMFİBİ ÖZELLİKTE”
Ve birden fazla da amfibi özelliktedir. Bizim bu araçlarımız denizaşırı operasyonlar için tasarlanmış durumda. Türkiye ana muharebe sistemlerinde artık dışa bağımlı değil. Bu türlü olunca artık ulusal siyasetiniz olur. Yoksa ulusal siyasetiniz olamaz. Bir üst seviye firma yetkilisi ile görüştüğümüz de şunu söyledi. “Ben elimdeki mühendisler ile dünyada yapacağım hiçbir silah sistemi yok. Kâfi ki ulusal siyasi muktedir iradenin dayanağı olsun” Dünle bugün ortasında fark bu. Bu fark da Cumhurbaşkanımız sayın Erdoğan’dır. Geçmişte terör neden bu kadar çoğaldı? Türkiye’nin güçsüzlüğü ve zayıflığından değil. Türkiye’de muktedir, siyasi irade yoktu.
“SİPER FÜZESİ S-400’ÜN YERİNİ ALDI”
2. sistemler, tamamlayıcı üst sistemler. Örneğin siper füzesi. Siper füzesi ürettik, S-400 krizi diye bir şey çıktı mı? Unutuldu, gitti. Zira bizim Siper füzesi S-400’ün yerini aldı. Şu an 150 km olan Siper füzesinin menzili 600 km’ye çıkarılacak. Artık Rusya tahminen bizden Siper alır. 160 km menzili olan Patriot sistemlerinden çok fazla. Karada insansız yapay zeka ile birleştirilen Türkiye’nin karadaki yeni ordusu var. Bunları askerler değil, birkaç tane mühendis yönetiyor.
“TÜRKİYE’NİN DRONE ORDUSU VAR”
Son olarak çok değerli bir şey yapılmış. O da kamikaze insansız deniz altı sistemleri. Hasebiyle burada uygulanmak istenen Yunanistan üzerinden Türkiye’yi kuşatma planları çökmüş durumda. Bir oldu bitti ile (uçak düşürme, savaş gemisi batırma gibi) Türkiye’yi ABD’nin Yunanistan üzerinden taleplerine mahkum ve mecbur bırakacak bir senaryo üzerinde yıllarca çalışıyorlar. Bilhassa Girit ve güneyinde deneme ihtimalleri çok yüksekti. En son İDEF’te gördüğümüz otonom sistemler sayesinde insansız kamikaze droneları denizaltıyı bulup, kamikaze dalışı yapıyor. Yunanistan’ın kaç tane denizaltısı var ki? Artık Türkiye’nin havada, karada VE denizde bir drone ordusu var. Bize dayatılan emperyalist sistemler çökmüş durumda.