19,0856$% 0.16
20,5668€% 0.26
23,4215£% 0.13
1.207,11%-0,38
2.000,00%-0,78
531854฿%0.86385
İslam, insanın Yaratıcı ile olan ilişkilerini düzenlemekle birlikte bireysel ve toplumsal yaşamla ilgili de birçok düzenleme getirir. Evlilik ve aileyi ilgilendiren meselelerin çoğu da Kur’an ayetleri ile hükme bağlamış ve bu hükümleri Hz. Peygamber’in uygulamaları ile pekiştirilmiştir.
İslam, gelmiş olduğu çağın ve toplumun nikah, aile ile ilgili geleneklerini düzenlerken evlilik ve aile mefhumlarının merkezinde olan kadınlar ve onların hakları üzerinde de ehemmiyetle durur. Ailenin oluşması ve sağlıklı bir şekilde işlevlerini yerine getirebilmesi için de şartları belirlenmiştir. Sağlıklı bir başlangıç için de ailenin ilk adımını oluşturan ‘nikah’ın, şartları tüm ayrıntılarıyla açıklanır.
Nikah, İslam fıkhına göre, şer’an aranan şartlar çerçevesinde aralarında evlenme engeli bulunmayan bir erkekle bir kadının hayatlarını geçici olmaksızın birleştirmelerini sağlayan akit olarak tanımlanır. Nikah aynı zamanda hukuki bir sözleşmedir. Ve bu sözleşmenin geçerli olması, yani nikahın geçerli olması için gerekli olan şartlar şunlardır:
Nikahın şartlarından değilse de, sonuçlarından biri olan mehir ise, İslam’ın kadınlara verdiği değeri gösteren ayrıntılardan biri. Mehir; erkeğin evlenirken eşine verdiği veya vermeyi taahhüt ettiği para veya başka bir mala denir. Kur’an-ı Kerim’de, evlenen erkeğin kadına mehir vermek zorunda olduğu ve bunu zorla geri almasının caiz olmadığı konusunda Bakara, Nisa ve Maide surelerinde ayetler yer alır. Fakihlerin çoğunluğu mehri nikâh akdinin geçerliliğinin bir şartı olarak görmemekle birlikte kadına ait bir hak olduğu için verilmesi gerektiğinde görüş birliği içindedir.
Mehir, kadını hem evliliğe ısındırmak hem de ona belli bir malî güç kazandırmak düşüncesiyle öngörülmüştür. Ayrıca mehri, kültürel kodlarımızda yer alan “başlık parası” gibi şeylerle karıştırmamak gerekir, çünkü mehir kadının ailesine değil, bizzat kadının kendisine teslim edilir. Kadının şahsi malıdır, dilediği gibi kullanır. Ancak kadın arzu ederse, mehirinin tamamını veya bir kısmını, gönül rızası ile kocasına hibe edebilir.
Mehir, ödenme zamanına göre ise, mehr-i muaccel ve mehr-i müeccel olmak üzere ikiye ayrılır: Mehr-i muaccel, peşin olarak ödenen mehirdir. Kadın mehr-i muacceli almadan kocanın evine gitmeme hakkına sahiptir. Mehr-i müeccel ise ödenmesi sonraya bırakılan mehirdir. Bu mehrin ödenmesi için herhangi bir zaman belirlenmişse, bu tarih geldiğinde belirlenen mehrin kadına ödenmesi gerekir. Şayet bir vakit belirlen-memişse, nikahın sona ermesiyle mehir muacceliyet kazanır ve ödenmesi gerekir. Başka bir deyişle, boşanma halinde kocanın bu mehri ödemesi gerekir; ölüm halinde de, bırakmış olduğu mirastan ödenir.
Ancak gençlerin evlilikten kaçmamaları için mehrin kolaylaştırılması ve miktarının yüksek tutulmaması hususunda Hz. Peygamber, Hz. Aişe’den rivayet edilen bir hadisinde şöyle buyurur: “Nikahın en bereketlisi, külfet olarak en kolay olanıdır.” Diğer bir hadisinde de, “Nikahın en hayırlısı kolay olanıdır” buyurmuştur. Ayrıca Hz. Peygamber, parası olmayan, mehir olarak demir bir yüzük dahi bulamayan fakat evlenmek isteyen fakir bir sahabeyi “bildiğin ezberindeki surelere karşılık seni ona nikahladım” diyerek evlendirmiştir.
Özetle mehir, kadınlara tanınan mali haklardan birisidir. Bir karşılık olarak değil, ihsan ve Allah’tan gelen bir hediye olarak meşru kılınmıştır.
Mehir kadının nikâh hakkıdır: İslam’da kadını koruyan ve ona verilen değeri gösteren kavram